arama

17 Aralık 2009 Perşembe

Anteras Olimpik Yüzme Havuzuna ait duyuru



Keçiören Belediyesine ait 3000 bin kişilik Olimpik Yüzme Havuzu Açıldı

16 Aralık 2009 Çarşamba

“ Antrenör arkadaşlar. Bu yazıyı mutlaka okuyunuz.”


“ Antrenör arkadaşlar.

Bu yazıyı mutlaka okuyunuz.”


Neden derseniz, Avrupa Kısa Kulvar’da gördüğümüz bir iki şeyi yazıya döktük.

Rakiplerimiz başarıyı nasıl yakalamışlar biliyor musunuz?.

Şöyle:

100 metrelik bir yarış düşünün. İlk 25 metre için suya atlayan sporcu, kesinlikle limitlerinin üzerinde bir mesafeye atlıyor. Çok güzel bir sıçrama yapıyorlar. (Bizim pliometrik antrenmanlara fazla önem vermediğimizi düşünüyorum. Yani derinlik adı verilen yukarıya veya aşağıya sıçmalara dönük çalışmalar.)

Suya giren sporcu, ok gibi giriyor. Stream Line adı verilen vücut pozisyonu ile suya girdiği için çok hızlı bir su altı yapıyor. 15 nci metreye çok kısa sürede ulaşıyor. Ve de 15 metre kayarken su altında aldığı hız ile su üzerine fırlıyor.

İkincisi adamlar vitesi büyültmüşler. Yani çok hızlı kollarla yüzmüyorlar. Bu çok hızlı kollara 1 nci vites adı verecek olursak, adamlar sudan çıktıkları gibi su altını çok güçlü çekerek ilerliyorlar. Yani kolların su dışından görünüşü yavaş, fakat tüm güç su altına uygulanıyor ve hızlı gidiyorlar.

Dönüşlerde ise bizdeki gibi ayaklarını dimdik duvara fırlatıp atmıyorlar. Adeta küçülüyor ve bir top gibi oluyorlar. Duvardan ayrılışları ise ok gibi.

İkinci 25 m.’ye başlamaları yine 15 metrelik su altı kayışı ile ve çok hızlı bir şekilde oluyor. Hepsinin su altı çekişleri mükemmel. Biz tüm kaliteli yüzücülerin su üstü ve su altı kollarını saydık. İnanılmaz veriler elde ettik.

Son 25 metrelerinde kol sayıları biraz artıyor. Yani vites küçültüyorlar. Burada da profesyonel yüzücülerin istiflerini bozmadan aynı kaliteyi koruduklarını, ancak bazılarının hırsları ile hareket edip fazla kol attıklarını gördük.

Hakan Eskioğlu, Amerika’da yeni geliştirilen bir video kayıt ve program sistemi ile yüzen kişilerin kol sayılarının ve aldıkları yolun belirlenerek hatalarının tesbit edildiğini ve pek çok kişinin bu çalışmayı yaptığını söyledi. Biz de milli takımlarda uygulanmak üzere bu cihazı ve programı satın alacağız.

Hakan hocanın bir ayağı Amerika’da olduğu için orada öğrendiklerini aktardı. 100 metrelik yarış sırasında sporcunun 2 ve 4 ncü 25 m lerinin sayılması gerektiğini ve karşılaştırmanın böyle yapıldığını söyledi. Öyle ya, her ikisi de 50 metrelerin son 25 leri. Dayanıklılığın en güzel göstergesi.

Yani sporcumuzun gücünü en ekonomik biçimde kullanmasını sağlarsak çok güzel sonuçlar çıkarmamız mümkün.

Bu nedenle, biz bu yarışma sırasında sadece kol sayıp incelikleri yakalamaya çalıştık. Yeni yeni drillerin tüm teknikler için nasıl uygulandığını izledik. Ayağına pulboy takan sporcu kafasını sudan çıkarmadan kollarını öne uzatıyor. Kurbağalama ya kelebek tekniklerindeki gibi çift kol çekişi yapıyor. Bu sırada kollarını omuz genişliğinde açıyor. Su altı çekişini omuzlara kadar sürdürüp, kollarını tekrar öne uzatıyor. (yani su altında yarım kol çekişi yapıyor) Bunu 3 kez tekrar ettikten sonra dördüncü kolu tam olarak çekip nefese çıkıyor. Yani kurbağalama veya kelebekteki ilk su altı kol çekişi gibi ve de hızlı olarak yapıyor. Şnovker kullananlar bunu daha rahat gerçekleştiriyor.

Son 5 metreler yine hızlı yapılıyor.

Gelelim, son gece Avusturya’lı bir antrenör ile olan sohbetimize. Tercümeyi yapan, Metin Vatansever arkadaşımız. Hoca ile Rusça olarak konuşuyor ve Dünya şampiyonu olan oğlunun nasıl çalıştığını soruyor Metin hoca. Adam sporcunun hem babası hem antrenörü. Çok ilginç laflar ediyor.

“Kondisyon dediğimiz şey, bir kovanın içinin doldurulması gibi bir şey. Yani temel amaç kovanın çalışmalar ile doldurulması. Ancak bu kovanın kenarlarında delikler var. Buradan kaçaklar oluyor. Siz dolduruyorsunuz. Oradan boşalıyor.

Bu deliklere teknik ya da stil boşlukları diyoruz. Yani sporcunun stili bozuksa, siz istediğiniz kadar doldurun oradan boşalacaktır. Bu nedenle, öncelikle deliklerin kapatılması gerekmektedir. Yani stil çok önemlidir.”

Adam haksız mı?

Yani tek kelime etti.

Teknik, Teknik ve de Teknik.

Sporcunun tekniğe uyması şart. Sporcuya özgü hız tekniğinin bulunması şart.

Bizde bazı arkadaşlar ise, bozuk tekniği olan sporcuyu uyarmıyor. Uyarıverse belki bir şeyle olacak.

Antrenör kursundan ya da okuldan mezun olmuş tecrübesiz arkadaşlara verilen çocuklar ise içler acısı. Acemi arkadaş teknik eğitim vermek bir yana, ders bitse de parayı hak etsem diye saatine bakıyor.

2010 İSTANBUL 23 NİSAN TÜRKİYE YÜZME ŞAMPİYONASI